19 Mart 2015 Perşembe

-ONUR VE GURUR

1915’de, vatan toprakları için can veren 250 bini aşkın şehit, neye mal olursa olsun Çanakkale’nin geçilmeyeceğini bütün dünyaya gösterdiler. Onurun, gururun maliyeti olmayacağını da herkese kanıtladılar. Milletlerin, onur ve gururla yaşadıklarını, onurunu kaybetmiş bir milletin ruhunu kaybettiği için yaşamasının anlamsız olacağını, hepimize, 1915 yılından sanki bugünleri görür gibi kafalarımıza kazıdılar. 250 bin şehit sayısını az sanmayın. Kurtuluş Savaşı'nda 10 binin altında kayıp verdiğimizi düşünürsek, rakamın boyutları daha iyi anlaşılır.


Onur ve gururun önemini anlatmak için bir örnek vermek gerekirse, çok uzağa gitmeyelim. İngiltere, bunu dünyaya gösterdi. Falkland Adaları savaşı ile... Arjantin adalara Malvinas diyordu. Adaların eski sahibi İspanya'nın halefi, Arjantin'in doğal parçası olduğunu öne sürüyordu. Haklıydı. 
Arjantin, 1833'den beri adalar üzerinde işgal ve yönetimi sürdürdüğünü Birleşmiş Milletler Şartı'nın 1. maddesine göre Falklandlılara self-determinasyon (kendi kaderini tayin hakkı) ilkesinin uygulanmasını istiyordu.
Olay 1964'de Birleşmiş Milletler'de Sömürge Sorunları Komisyonu'nun gündemine gelmiş ve hemen her zaman olduğu gibi Birleşmiş Milletler sorunu çözememişti. Sonunda, 2 Nisan 1982'de Arjantin, topraklarına 397 kilometre uzaklıktaki Falkland ve Güney Georgia Adalarını işgal ettiİngiltere, stratejik ortağı ABD'nin teknolojik desteğini de alarak, 12 bin 175 kilometre uzaktan Arjantin ile 6 hafta süren savaş yaptı ve Arjantin teslim oldu, adaları terk etti.
Olay bununla da kalmadı, Arjantin'de iktidarda bulunan Leopoldo Galtieri başkanlığındaki dikta devrildi. Aynen Kıbrıs harekatı sonrası Yunanistan'da Albaylar Cuntası'nın devrilmesi gibi... Kime yaradı? İngiltere'de iktidardaki Muhafazakar Parti ve lideri Başbakan Margaret Thatcher'a. 1983 seçimlerini açık farkla kazandı. Sormak lazım. Bu adalar için İngiltere niçin savaştı?
Büyük Okyanus güneyinde, her yerden uzakta (en yakındaki Tahiti'nin uzaklığı 2 bin 170 kilometre) volkanik bir ada var. Pitcairn Adası. Yakınında Oeno, Henderson ve Ducie adlarında yerleşim bulunmayan 3 ada daha var. İngiltere'ye bağlı. Yüzölçümü 47 kilometre. Yani 6 çarpı 8 kilometre boyutlarında...
1767 yılında İngiliz deniz subayı Philip Carteret tarafından keşfedilmiş ama adını burayı ilk gören denizciden alıyor.
Hikayesi de ilginç. Tahiti'den Batı Hint Adaları'na yük taşıyan Bounty adlı İngiliz kraliyet gemisinin tayfaları, ikinci kaptan Fletcher Christian önderliğinde ayaklanıyorlar ve Kaptan William Bligh ile ona sadık kalan denizcileri gemiden bir filikayla uzaklaştırıyorlar.
Tabuai Adaları'na doğru yol alan Fletcher Christian ve tayfası, üzerinde insan yaşamayan Pitcairn'e 1790'da ulaştıktan sonra gemiyi yakıyorlar. 
Oluşturdukları koloniyi, tam 18 yıl sonra 1808'de ABD'li balina avcıları bulmuş. 1790'da 27 olan nüfus, 1936 yılında 250'ye kadar çıkmış. 2012 nüfusu 48... İngiltere'ye 14 bin 300 kilometre uzaklıktaki adaların bu ülkeye ne faydası var? Gereksiz maliyetten başka bir şey değil. Ama İngiltere, kendini, bu adalarla ilgilenmek zorunda hissediyor… Denizaşırı toprak konumunda olduğu için… Yine Pitcairn'i almaya kalkın da görün. İngiltere'yi bütün ordusuyla karşınızda bulursunuz.
Buna onur, gurur denir…

19 Mart 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder