Sonsuz derinlik… Dibi görünmeyecek… Ne anlatmıyor ki… Uzaklık, en, boy
dışındaki üçüncü boyut, duyarlılık, bilinmezlik, hacim hepsini derinlikle
anlatmak mümkün… Bu kadar farklı anlamların tek sözcükte birleşmesi, bu konuda
dünyada az bulunur bir dil olan Türkçe için bile istisnadır.
Tarihin derinliklerinden gelir ve
Türkçenin belki de en derin mevzudur. Düşmek bile derinlik olunca çok farklı
bir anlam kazanır. En çok rüyalarda derinliklere düşmemizin belki de en önemli
sebebi budur. Sonsuz da olabilir. Tıpkı evren gibi… Bilim insanları evrenin en
derinine, en dibine gitmek, orayı görmek için yanıp tutuşurlar. Neden mi? Bir
kez onu başarırsan, evrenin sonunu da enini de bilirsin. Evren, sonsuzluğunu
kaybeder.
Belki de insanoğlunu en çok korkutan
kavramdır derinlik. Nasıl korkulmaz ki dipsiz bir denizden, dibi görünmeyen bir
kuyudan, sonsuz bir boşluktan... Korkarız. Çünkü bize hiçliğimizi hatırlatır.
Derinliklerin karşısında bizim fiziksel derinliğimiz yok hükmündedir.
Rubailerin en derin piri Ömer Hayyam, boşuna mı “şu koskoca kurulan dağılan
evrende, bir nefestir alacağın o da boştur boş” der. Hiçbir boyutunu bilmeden
evrenin boyutlarındaki derinliği sezdiği için derin bir adamdır Hayyam. Herkesin
sayfalarca yazdığını dörtlüklerle anlatmasını da bilir.
Bırakın evreni şu küçücük dünyada bile
öyle büyüklükler vardır ki yanında bir nokta kadar bile boyutumuz, değerimiz
olamaz. İş düşün dünyasına gelince, insanın derinliği sonsuzdur. Tıpkı evren
gibi… Afrika’da attığı ilk adımlardan bu yana bu dünyanın en derinlikli
canlısıdır. O küçücük bedeniyle sadece dünyayı değil, uzayı da keşfetmeye
muktedir derinliktedir. Hiçbir zaman bir nefes almakla kalmayacak, kurulan
dağılan evreni keşfetmekten vazgeçmeyecektir. Bu da insanın kaderidir.
28 Ocak 2018
En tehlikelisi de, "STRATEJİK DERİNLİK" sanırım...
YanıtlaSil