Zamanla yaşamın dakikası bile önem taşısa da anlamı kayboluyor. Çocuk, günü, anı yaşıyor. O küçük dünyasında önce de yok sonra da. O an mutlu mu? Karnı tok mu oyun oynayabiliyor mu ondan iyisi yok. Geçmişi düşünmez. Ondandır ağlayan bir çocuk çok kısa bir zaman sonra, hatta gözlerindeki yaş kurumamışken kahkahalarla gülebilir. Ne anın ne geleceğin kaygısını da yaşamaz. Karnı acıkınca yemek, susayınca su aklına gelir. Kin biriktirmez, hain planlar yapmaz, arkanızdan dümen çevirmez. Ondan dolayı saftır, temizdir. Çoğu zaman acımasız da olabilir ama bilinçsizce, farkında olmadan, düşünmeden… Taammüden kavramı çocukta yoktur. Hiçbir suçu taammüden işlemez. Ondan dolayıdır ki suçlu sayılmaz, suç ehliyeti de olmaz.
9 Nisan 2017 Pazar
7 Nisan 2017 Cuma
-HUKUKSUZLUK
Hep anlatılır… Doğru mudur, yanlış mıdır bilinmez… Ama hukukun önemini ve ekmek kadar su kadar gerekli olduğunu ortaya koyması açısından son derece yerinde bir diyalogdur. 1740 yılında Prusya hükümdarı Büyük Frederick, Potsdam Ormanları’nda gezinirken bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstünde durur ve değirmeni satın alarak yerine saray yaptırmak ister. Kral, değirmenin sahibini buldurur ve ona “arazine saray yaptırmak istiyorum” der. Fakat değirmenci, arazisini satmak istemez. Ne kadar fiyat artırsa da değirmenciyi ikna edemeyen Kral, “zorla alırım” deyince, değirmenci o ünlü sözü söyler: “Alamazsın! Berlin’de hakimler var”. Bunun üzerine Frederick, değirmene dokunmaz ve arazide kalmasına izin verir. Nasıl bir insandı bilinmez ama Frederick, bu davranışla gerçekten “büyük” olmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)