27 Aralık 2016 Salı

-SUÇLULUK

Voltaire, “her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur”

Hiç kuşkusuz ki insanın ruh halini en çok içinde bulunduğu ortam etkiliyor. Yaş 50’ye ulaşınca daha dikkatle çevreyi izliyor, insanların ruh halini daha iyi görebiliyorsunuz. Yaşın ve yaşanan deneyimlerin etkisiyle kesinlikle daha duyarlı bir insan haline de geliyorsunuz. Son yıllarda ben mi değiştim ya da ortam mı değişti bilmem ama insanlar gülmez oldu. Bazen işyerinde birinci katta bulunan ve ana caddeyi cepheden gören çalıştığım odanın penceresinden dışarı bakıyorum. Sürekli tıklım tıklım olan caddedeki insanlar, bir devinim halinde hareket ediyorlar. Ama mutsuz… Kaygılı… Sıkıntılı… İçinde bulunduğumuz günlerde de suçluluk duymadan mutlu olmanız zor. Sürekli bir terör, geçim sıkıntısı, işini kaybetme veya iş bulamama korkusu insanları esir almış durumda. Bu ülkeyle de sınırlı değil gibi. Hemen her ülkede geniş halk kitleleri bunu yaşıyor. Kapanan işyerleri, insanı ruhen bitiren rekabet ortamı her yeri sarmış durumda. İnsan olan bu ortamda zor yaşar.

25 Aralık 2016 Pazar

-1960’LAR

Hayatımın ilk 4 yılı. Çok azını hatırlıyorum. Oysa ne çok şey olmuş 1966-1970 arasında… 1968 olayları… Prag Baharı… Aya ilk ayak basış… Sisli hatıralar. Yaş henüz ikibuçuk, bir gece vakti uyanma. Anneni yanında bulamama... Ağlama ve anneni isteme. Karanlık. Zifiri bir karanlık, köy evine çökmüş. Evin yanında bir ahır… Ağlama bitmeyince halanın kucağında evden çıkış ve ahırın kapısı açılıyor. Gaz lambası, sadece birkaç kadın ve anneni aydınlatıyor. Kadınların “neden getirdin” diye azarları. Ne yapıyorlar diye bir merak. Sonra, istemeden eve dönüş ve ilk kardeş.

18 Aralık 2016 Pazar

-UZAKLAR

Uzak, beni en çok kendine çeken, etkileyen kavramlardan biridir. Sadece beni mi? Kâşifler ne güne duruyor. Uzakları keşfetme aşkı, dünyamızı küçültmüş ama ufkumuzu büyütmüştür. Artık dünya avucumuzun içi gibi… Ama uzay sonsuz... Daha emekleyen bebek gibi olsak da evreni keşfetmekle yanıt tutuşuyoruz. Hep daha uzağa bakıyoruz. En uzağı görmeye çalışıyoruz, gidemeyeceğimiz kadar uzağa…

13 Aralık 2016 Salı

-FAÇA


Faça İtalyanca kökenli bir sözcüktür. Surat, yüz, çehre demektir. Yüz bölgesindeki bıçak yarasına da denir.
Denizcilikte yüklü geminin bordasındaki su düzeyi ile boş geminin bordasındaki su düzeyi arasında kalan bölüm faça olarak adlandırılır. Yine denizcilikte serenleri başa veya geriye doğru çevirerek yelkenleri sarmaya da faça denir.