28 Ocak 2017 Cumartesi

-İKİ RENK

Üç renk; mavi, beyaz ve kırmızı… Polonyalı dahi yönetmen Krzysztof Kieślowski ve meşhur üçlemesi… Fransız bayrağının renklerinden esinlenmiş. Üçleme, sinemada sık kullanılan bir biçim, çalışma… Türkiye’de sinemayı sinema yapan yönetmenlerin en başlarında gelen Ömer Lütfi Akad da üçlemeleri sever. Göç üçlemesi “Gelin”, “Düğün” ve “Diyet”  Kieślowski’nin Üç Renk üçlemesi kadar iyi bir yapıttır. Bence Akad’ın başyapıtıdır. Kim ne derse desin Türk sinemasının en iyi kadın oyuncularından Hülya Koçyiğit, bu üçlemedeki rolleriyle bir başka dahi yönetmen Metin Erksan’ın “Yılanların Öcü”, “Susuz Yaz”, “Kuyu”  isimli köy üçlemesi yapıtının ikincisi Susuz Yaz’daki rolünü bile aşmıştır. Ki Susuz Yaz ile Metin Erksan, Türk sinemasının hem sınırlarını zorlamış hem de sinemamıza yurtdışında ilk ödülünü kazandırmıştır. Film, 15-16 yaşındaki yıldızı, Hülya Koçyiğit yapan filmdir.

23 Ocak 2017 Pazartesi

-UMUT

İstiyorsan, bekliyorsan, sanıyorsan, olacağını düşünüyorsan umudun var demektir. Ne derseniz deyin, umut, insanın varlığı, ayrılmaz bir parçasıdır. Umutsuzluk, açlıktan, susuzluktan çok daha öte bir yoksunluk halidir. Umudun varsa varsın, yoksa yoksun. Çölde ölmek üzere olan insanın bile su bulma umudu vardır. Bu umutla direnir, karşı koyar, ölmemek için sonuna kadar mücadele eder. Onu yaşatan umuttur. Umut olmazsa gelecek de yoktur. Umut yaşamın sürmesini sağlayandır. Düşmanların birbirlerinin umudu kırma gayretleri bundandır. Kazanma hırsı olmayan, umudunu yitirmiş bir insanın, yaşama sevinci de isteği de kalmamış demektir.

1 Ocak 2017 Pazar

-YALNIZLIK

İngiliz yazar Aldous Huxley, “vücut bulmuş her ruh, yalnızlığa mahkûmdur” diyerek oldukça karamsar bir yargıda bulunmuş. Aristoteles, “yalnızlıktan hoşlanan ya vahşi bir hayvandır ya da Tanrı” sözüyle yalnızlığın insan doğasına ters olduğunu anlatıyor.
Sanırım Huxley haklı, önünde sonunda yalnızlık, bizi yaşamımızın bir yerinde bulacak. Kaçış yok… Yaşayacağız.