19 Haziran 2018 Salı

-JASUA'YI KURTARMAK

Uzaktan, artık iyice boy atmış buğday başaklarının arkasından izliyorduk. Üç kişiydik. Hepimiz 30’lu yaşları yaşıyorduk. Neden bilmem, yere yatmış, sanki görünmemeye çalışır gibi nefes almadan gelecek treni bekliyorduk. Tren, aşağıdaki köyden geliyor¸ doğudan batıya doğru ilerliyordu. Sabahın ilk saatleri olmalıydı. Güneşli ama hafif soğuk… Çok iyi bildiğim bu tarlalardan tren yolu geçtiğini ilk kez görüyordum. Afallayarak izledim. Ne ara döşenmişti bu raylar. Benim bildiğim demiryolu 6-7 kilometre uzakta, tepelerin arkasındaki vadiden geçiyordu. Hayal mi görüyordum. Gerçek ve hayal birbirine karıştı. Trenin, çayın kenarında düz bir çizgiden geldiğini gördüm.

-ÇAYIRDAN GELEN ÇIĞLIK



Gecenin karanlığından gelen bir mermiyle yaralanmıştı. Islak çimenlerin üzerinde yüzüstü boylu boyunca serilmişti. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın rahat nefes alamıyordu. Zifiri karanlık gecede hiçbir şey göremiyordu. Sadece söğüt ağaçlarının yapraklarının hışırtısını ve gecenin bütün seslerini duyuyordu. Sol eliyle acının yolunu izledi. Sağ omzunun hemen altında kanın kaynağını buldu. Sıkıca bastırdı. Sonra sebepsiz bıraktı. Neden sol elini kullandığını anladı. Sağ kolunu oynatamıyordu.

-DERİNLİK


Sonsuz derinlik… Dibi görünmeyecek… Ne anlatmıyor ki… Uzaklık, en, boy dışındaki üçüncü boyut, duyarlılık, bilinmezlik, hacim hepsini derinlikle anlatmak mümkün… Bu kadar farklı anlamların tek sözcükte birleşmesi, bu konuda dünyada az bulunur bir dil olan Türkçe için bile istisnadır.

-BİR GECE YOLCULUĞU




Tünellerin içinden geçe geçe o unutulmaz mekanik sesiyle hareket eden tren, istasyona vardı. Çok sayıda yolcu trenden indi. İstasyonun olduğu yerde bir kasaba hareketliliğine sahip küçük bir köy oluşmuştu. Kahvehaneler, bakkallar akşamın geç saatleri olmasına rağmen ışıl ışıldı. İnanılmaz bir kalabalık vardı. Saatlerce tren bekliyorlardı. Sabahladıkları çok olurdu. 40-50 köyden insanlar bu istasyona geliyordu. Bölgeyi dünyanın kalanına tren bağlıyordu. Oldu bitti o istasyonu severim. Yakınındaki köyden aldığı adı bile içimi ısıtır; Güneş İstasyonu.

23 Temmuz 2017 Pazar

-VENEDİK’TE ÖLMEK


Zifiri bir karanlık… Bir mağara gibi ıslak, nemli, serin… Yerin altındayım. Karanlıklarından yüzeye doğru çıkan, çok geniş olmayan, ancak bir iki kişinin sığabileceği toprak bir tüneldeyim. Uçuyorum. Arkamda hızla yaklaşan dev bir hamamböceğinden kaçıyorum. Benim iki katım büyüklüğündeki hamamböceğinin nefesini ensemde hissediyorum. İnanılmaz hızı ve korkunç yüzü beni korkutuyor. Uçtuğum halde koşarak bana yaklaşmasını önleyemiyorum. Bu karanlıktan çıkmam lazım. Çıkarsam kurtulacağım. Yakalanmadan çıkmak için bütün gücümle uçuyorum. Ne bitmez bir tünelmiş. Tek umudum, önümde herhangi bir engel olmaması ve ışığın zayıf da olsa görünmeye başlaması. Ya uçamazsam, bir engel çıkarsa korkusuyla uçmaya devam ediyorum. Kurtuluşa doğru gidiyorum.

20 Haziran 2017 Salı

-AĞLA SEVGİLİ YURDUM


Dünyanın en yalnız ülkesinde yaşadığımız kesin. Sanki bu dünyada tek başınayız. Bu kadar yoğun bir tek başınalık yaşayan başka ülke var mıdır bilinmez. Eminim Kafka da Albert Camus da bu toprakları kendine yakın hissederdi. Nazım Hikmet’in o muhteşem dizeleriyle “Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu ülke” veya Nuri Bilge Ceylan’ın sözleriyle “yalnız ve güzel ülke”, bu koca dünyada tek başına bir yıldız gibi parlıyor. Işığıyla göz kamaştırıyor. Yine de ağlıyor. Kızılırmak grubunun “Ağla sevgili yurdum” şarkısının dizeleri ne acıdır ki bu ülkeyi çok iyi tanımlıyor.

19 Haziran 2017 Pazartesi

-GERÇEK

Gerçek çoğu zaman rahatsız edicidir. İnsanlar, gerçeği her zaman görmek istemezler. Bu basit bir “gerçekler acıdır” söylemi değildir. Acı olmayabilir ama olması gerekenden de farklıdır. İnsanlar, olanı değil, olması gerekeni görmek isterler. Kim ister ki sevimsiz gerçeği.
Hayaller, gerçek olmayan masallar, var olmayan ortamlar insanları cezbeder. İnsanlar, olanı değil, kendilerince olması gerekeni görmek isterler. Çıplak gerçeği mi yoksa sizin taleplerinizi karşılayan, törpülenmiş ve törpülendikçe de gerçeklikten çıkmış hali mi tercih edersiniz?